Koskoca bir kitabı bilgisayarımdaki notlara yazmış biri olarak bunun uğurlu olduğuna inancım komik gelse de herkesin yazma yerinin ve kendini rahat hissettiği yerin farklı olduğuna inanırım.
Our Blog
- Home
- News
Uzun bir aradan sonra merhaba blog sayfam! Nerede kalmıştık diyeceğim ama hatırlamakta zorluk çekiyorum. Ben en iyisi geçen iki sene içerisinde radikal değişimlerin hayatıma nasıl bomba gibi düştüğünden bahsedeyim.
‘‘Şimdi yavaşça geriye doğru sayıyorum. Üçten bire doğru saydığımda uyanmış olacaksın.
Üç… İki… Bir…
Hayal meyal hatırlıyorum. Ayrılma vaktimiz geldiğinde beni nasıl bırakmadığını, sımsıkı sarıp sarmaladığını, kollarını nasıl kenetleyip beni kafese aldığını. Zamanın durmasını istediğim nadir zamanlardan biriydi. Sonra arkama bile bakmadan senden nasıl kaçarak ayrıldığım o korkunç ân. Cehenneme düştüğümü hissettiğim, çırpınışlarımın kaçınılmaz olduğu o sersem ân.
YazarEvi için yazdığım kısa öyküm bahar tadında. Sizlerin de yüreğine bahar getirmesi dileğiyle…
Herkes kendi hikayesinde eşsizce yolunda sadece yürüyor. Bu hep böyleydi ve hep de böyle olacak.
Güneşi gören içsel gözün
Yakıyor karanlıktaki gölge silüetleri
Değiştiriyor gözlerdeki hakikati
Nefes, bir nefes kadar yakın
Bir nefes kadar hazır, açık ve
görünmez
Hâlâ tüm insanlardan kendini ayrı mı tutuyorsun yoksa yaratılan her şeyle bir olduğunu kabul ediyor musun?
Hoşgeldin yeni yıl, 2020. Bu yıl her birimize ışık getirsin, aşk yolunda yürümeyi nasip etsin, uyanmayan, karanlık, gri hücrelerimiz, benliklerimiz sevgiye dönüşsün. Işıkla yıkandığımız, ışığa dönüştüğümüz bir yıl dilerim…
Oldu en sonunda oldu Bim Bam Bom!
Gözümüz aydın a dostlar. CordaSonora isimle ‘First Time’ albümü artık tüm dijital platformlarda! Apple Müzik ve Spotify’ den dinleyebilirsiniz. 5. Şarkı Aşk (Love), 10. Şarkı Mind ve 11. Şarkı Bird’ ün besteleri bana ait.
Bugün tam bir yıl oldu. Vefatının ardından hissettiğim yoğun duygular sonucu bestelediğim ‘Zihin (Mind)’ parçasını dinleyerek seni anıyorum sevgili oğlum. Biliyorum hiç kimsenin yeri bir başkasıyla dolmaz, dolamaz. Senin yerin de kalbimin hep en güzel yerinde olacak.
Tesadüf deyiverdim aklıma düşünce
Rüyama girince sen, guguklu saat öttü de
Bana mısın demedim, tesadüfen dedim
Hayatımın bir ilki ‘First Time-İlk Defa’ albümüyle hayat buluyor. Sevgili keman hocam Esin Yardımlı Alves Pereira kemanıyla ve eşi Ricardo Alves Pereira klasik gitarıyla 6 öğrencinin hayallerini gerçeğe dönüştürdüler.
İçsel bilişimizin, bilgeliğimizin yüksek olduğu bu dönemlerde kalbimizi daha çok dinlemeli ve kendi nihai kaderimizde yürümemiz temennisi ile…
2019’ a girdik gileli hep bir değişim, hep bir dönüşümden geçtim, geçtik, geçiyoruz. Bu yıl 2018’den daha hızlı bir girişti. Neydik ne oldu, şimdi ne olacağız derken bir bakıyoruz ki olan olmuş, biten bitmiş, giden gitmiş.
Biz böyleyiz işte
İki farklı bedende, yek yürek
Hayallerimiz bizi biz yapan
Yaşamımıza sebep olan
Unutma sevgili dost,
Dünyanın yükü omuzlarında gibi hissettiğinde,
Bil ki kalbinin içinde tüm dünya
Bu dünyada acı çeken sadece bir varlık bile kalsa dünya tam olarak cenneti yaşamış olmaz. Uyanın sevgili dostlar, uyanın da acımız bitsin artık. Birleşelim artık sevgiyle birbirimize. Uyanın…
Örümcek ağı kaplamış tüm dünyayı
Koskoca bir yuva herkes içinde
Birbirinden habersiz her kimse
Tarlaların tanrıçaları
Size geliyor bu ileti;
Horozlar ötüyor şimdi
Hayalet değilsin ama
Uyanma vakti şimdi
Evini mi arıyorsun,
Sahiplendiğin eşyalar senin mi sanıyorsun?
Durgun bir gökyüzünde sisli bir gelecek
Yedi katmanın üstünde bir melek
Fısıldıyor, dinle!
Bazı anlar vardır hayatınıza damga vurur. Uzun bir paragrafın ortasındaki ünlem gibidir ya da uzun bir cümlenin içindeki virgül gibi.. Belki de bu anları yaşarken tam olarak anda kaldığımız için bize vurucu gelir. Cookie’nin ölüm anı ve bir gün öncesi benim için böyleydi işte.
2018 ne hızlı bir yıl. Öyle hızlı ki hayatımdaki değişimleri, kendimi artık ben bile takip edemiyorum. Yıllar git gide hızlanırken bizler rollerimizi yapıp geçiyoruz. Hangi role tutunduysam o rol beni bıraktı. Yıllar bana, girmeye çalıştığım rollerin çok daha ötesinde biri olduğumu hissettirdi. Bu varlık haline gelmem için genişlemem gerekiyordu.
Tanrının parçacıkları dünyaya dağılmış ve bu her parçacığı hatırladığında o kardeşini de hatırlıyorsun ve ona kavuşunca ayrılık illüzyonu yok oluyor, bir oluyorsun. İşte o vakit, sen tamamlanıyorsun.
‘Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?’ Şems-i Tebriz’i
Ruh ikizleri sonsuza dek sonsuzlukta beraber olsalar da ruhlarının her zerresi onlara her zaman hatırlatacaktı aşkı…
İsmini de kendi belirledi hangi gün çıkacağını da….
Beraber uzun bir yolculuğumuz oldu. İçimde hep büyümekte olan bir bebek gibiydi. Çok fazla söyleyecek sözü vardı ve tam anlamıyla bir aşıktı.
Bazen şartların oluşmasını bekler, uzun uzun sabır dileniriz. Benimkisi de böyle bir şeydi işte.
Uzun zaman olmuştu aşk üzerine bir kitap okumayalı. Gerçi bu da bildiğimiz bir aşk hikayesinin kitabı değil. Çırılçıplak aşk diyordu Aret Vartanyan.
sır gibi saklanmış altın kadınlar
uyanıyor tanrıçalar
vakit bu vakit denilen sislerin içinde
Her gün hayatı farklı tanımlıyorum. Hayat bir serüven. Hayat bir yaratım. Hayat, hayata ne biçtiğin. Bazen bir düş, bazen sert bir kış ve bazen sonsuz bir umut.
Hikayeler, masallar gecemizi süsler. Uyumadan önce tatlı bir ninni gibi düşlerimizde oynar. Yaşanmış onca hikâye yıllar sonra efsaneye dönüşebilir. Bunlar gerçek mi değil mi ancak günün dünyasına mahsustur.
Bugün bir kuş havalandı
Yeni bir yere gidiyor
Henüz keşfedilmemiş olana
Döndüm gittiğim yerden. Beden olarak mı döndüm sadece yoksa ruhum orada mı hala? Belki de ilk defadır ruhumu bu kadar kendime yakın hissetmem. Özüme dönüyorumdur belki de kim bilir…
Bir yolculuğa çıktım, hayatım değişti diyenlere inat. Sadece bir yolculuk değiştirmedi ki beni… Bütün bu sürece ne demeli? Her gün değişiyorum ben, bazen küçük kıpırtılarla, bazen de hiç belli etmeden kendini.
İnsanlar neden durmaktan korkuyor? Hayatın bize öğretildiği gibi, hep bir sistemin parçasında idame ettiriyoruz yaşamımızı. Okul, iş hayatı, evlilik, çocuk ve yaşlılık… Bedenimiz sadece yaşlanıyor. Ruhumuzun ise daha çok yapacak şeyi var.
Sordum; ‘İlahi rehberlik tam olarak nedir?’ Sorumla beraber bir vizyon belirdi gözümün önüne.
Şimdi bundan beş yıl öncesine gidin. 5 yıl önce hayatınız nasıldı? O yıllarda görüştüğünüz insanların kaçı şu an hayatınızda? Düşüncelerinize dikkat edin. Eski düşünceleriniz hala daha şu anki gerçekliğinizi yansıtıyor mu? Doğru bildikleriniz yerini yanlışla değiştirdi mi? Yoksa esnemeye mi başladınız?
Bir yolculuğa çıkıyorum. Belirsiz bir yol, kendime bir yolculuk bu. Geçmişteki veçhelerim belirmeye başladı, rüyalarımda çıkmaya başladı. Zaman lineer mi? Hayır, kesinlikle değil.
Anlamlandırmak nedir? Hayatımızda neleri anlamlandırıyoruz ve bu yüzden neleri bırakamıyoruz?
‘Kendini, kendi kendine araştır, keşfet. Başkalarının senin yolunu senin için belirlemelerine izin verme. O senin, sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebilirler; fakat hiç kimse o yolu senin için yürüyemez. ‘ Aborjin Sözü
Yaşadığımız her üzücü, travmatik olayların kökü aslında sevgiyi seçmediğimiz için gerçekleşiyor. Düşünsenize, daha çocukken, oyun arkadaşlarınızı dışladığınızı veya dışlandığınız zamanları…
Doğduğumuzdan beri yaşamı algılamaya çalışıyoruz. İnsanları, doğayı, yaşadığımız sistemi anlamlar yüklüyoruz. Bazen hiç tanımadığımız insanları belki ten renginden belki neye inandıklarından veya düşünceleri bize uygun olmadığı için yargılıyoruz. Hepimiz Tanrıcılık oynuyoruz. Tanrı bizim yerimizde olsaydı bunları yapar mıydı?
” Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar. “Albert Einstein
Kalbimin fısıltısı bu rüzgâr
İçimin sıcaklığı bu güneş
Gözlerim gökyüzü
Kim olduğunun önemi yok. Neleri başardığının, nerelere gittiğinin, hangi statüde olduğunun ya da ne kadar para kazandığının, bu dünyaya hangi bedende geldiğinin önemi yok. Yeni bir dönem başlıyor, daha önce hiç yaşanmamış.
Bir andan ibaret koskoca hayat
Hangi an bize ait, tutamadık gitti
Dipsiz bir kuyu gibi son yok
Şimdi size ‘Güneş Banyosu’ adını verdiğim arınma çalışmasını anlatacağım.
Radyo frekansı gibi, kendi frekansınız ne kadar temiz ise, alıcısı ile bağlantısı arasında bir kirlilik yoksa, almak istediğiniz enerjiyi o kadar net, o kadar temiz alabilme kanalına sahip oluyorsunuz.
Özellikle son iki haftadır gelen bir hayli yorucu ve güçlü enerjilerden sonra dinlenme vakti geldi.
‘İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur.’
Bu atasözünü hepimiz duymuşuzdur. Hepimiz her şeyi çok iyi biliyoruz ya bu atasözünün de ne anlama geldiğini eminim biliyoruzdur ve çocuklarımızı da ona göre yetiştiriyoruz.
Başkalarıyla kendinizi kıyaslamayın. Siz, siz olduğunuz için özel, eşsiz ve güzelsiniz.
Pırıl pırıl bir gökyüzü, uçuk mavi. Yumuşak, bir kapı gibi. Belki de bir hayalin tezahürün başında.
Her gün farklı rüzgâr eserken, hayata karşı aynı bakış açısı ile yaşamımızı sürdürmek, evrenin esintisine ters.
Başkalarını düşündüğümüz kadar kendimizi düşünsek, güneş doğar içimizde. Aman onlar üzülmesin, aman yanlış anlamasınlar diye diye kendimizi küstürdük hayata.
Derler ki normal doğum yapan bir annenin bebeğini ilk kucağına aldığı an, kalbi koşulsuz sevgiye açılır. Bu yüzden mutluluk gözyaşları akar, sonsuz sevgi seli ile birbirlerine bağlanırlar.
Oraya buraya gidip cenneti arayanlar
Bilmez misin cennet senin kalbindedir
Huzuru dışarıda bulanlar
Çocukluğumuzdan beri gerek toplum tarafından gerek atalarımızdan gerek DNA’mızdan getirdiğimiz o kadar çok kalıbımız var ki bunları fark edip, dönüştürmek daha kaliteli ve huzurlu bir yaşam için elzem haline geliyor.
Size en büyük kötülüğü yapanlar aslında ruhunuzun yükselişi için en yakın ruh kardeşlerinizden biri olduğunu bilseydiniz, onlara kızabilir miydiniz?
Yükseliş başka bir dünyaya göç değildir. Aynı dünyada kendi frekansınıza göre yaşamaktır.
Bu bir davet. Bir adam ile dansa kaldırılan sizin hikayeniz. Bu hikâyede dans eder miydiniz yoksa kaçıp gider miydiniz?
Hayata dair birçok sorularımız var. Niye geldik? Biz kimiz? Nereden geldik? Amacımız nedir?
Yorulduğunu biliyorum. Sana ait olmayan o kadar çok yükü sırtına aldın ki, bunlarla yaşamaya da bir o kadar alıştın.
Günlerce, aylarca ya da yıllarca istediklerimizin peşinden koştuğumuz zamanlarda oldu. Bazen de başarısızlık diye adlandırdığımız duygularla karşılaşmamak için hayallerimizin peşinden koşmayı bıraktığımız zamanlar da.
Gözlerin derya deniz
Kendinden bir habersiz
Bir bilsen kendini
Bataklıkta açar ya hani lotus
Oradayım işte toksinli deniz kabuğu
Bir özlem karanlıktan nura
Turkuazı, yeşili saklanmış suyun dibine
Dağlar, ağaçlar oluşturmuş gizli geçit
Nehirin arkadaşları kırılmazlar
Ne kadar çok duymuş olsak da topraklanmak, köklenmek kelimelerini aslında tam olarak farkına varmadığımız, önemini tam olarak kavrayamadığımız bir eylem kendisi. Topraklanmak, doğa anaya (dişil enerjiye) bağlanmaktır.
Geçenlerde sosyal medyada gezinirken, karşıma harika bir video çıktı. Babanın kucağında ağlayan bebek, babanın ‘aum’ mantrasını söylemesiyle rahatlıyor, ağlamayı kesip, uykuya dalıyordu. Babanın, bebeğini huzurlu uykusuna dalmasına aracı olduğu için yüzünde mutluluk ifadesiyle video sona eriyordu.
New Age müziğin efsane ismi Kitaro, 29 Nisan 2017 tarihinde İstanbul’da konser verdi. Türkiye’de İpek Yolu belgeseline bestelediği müziklerle ün sanmış Kitaro’yu canlı dinlemek benim için bir ayrıcalıktı. Aylardır bu konseri bekliyordum ve beklediğime değdi.