Kalıplar

 

Çocukluğumuzdan beri gerek toplum tarafından gerek atalarımızdan gerek DNA’mızdan getirdiğimiz o kadar çok kalıbımız var ki bunları fark edip, dönüştürmek daha kaliteli ve huzurlu bir yaşam için elzem haline geliyor. Bu kalıplar hayatımızın her alanını kaplayıp, davranışlarımızı yönlendiriyor, ilişkilerimizi yönetiyor.

Para çok zor kazanılır.

Erkek adam ağlamaz.

Hayat çok zor.

Hayat çok acımasız.

Yapamazsın.

İşe yaramaz.

Kimseye güvenilmez.

Bu hayatta babana bile güvenilmez.

İnsanlar hep kötü.

Bu tarz kalıplar bereketi, hayata karşı güveni ve kendi gücümüzü elimize almamızı engelliyor. Bunlar gibi bir sürü kalıbı bilinçsizce hayatımızda kullanırken ve bunlara inanırken, istediğimiz değişim bize nasıl gelebilir? Ya da hayallerimiz gerçekliğimiz haline nasıl dönüşebilir?

Şifalandırmak istediğiniz konu ne olursa olsun, bunun kökenini bulup yani ilk oluştuğu devreyi fark ederseniz yolun yarısına gelmişsinizdir. Bir ağacın kökü sağlam değilse dallarını budasanız bile o ağaç meyve vermez. İşte bu yüzden, sorunların kökünü temizlerseniz, dallarla uğraşmanız gerekmez. Bu kalıplar genelde ya bizim geçmiş hayatlarımızda yaşadığımız travmatik olaylar ya da atalarımızdan gelen şifalanmamış karmalar sonucu DNA’mızda gizlenmiştir. Bu yüzden sorunun kökünü bulmak istiyorsanız, ilk buralara bakmanızda fayda var. Eğer ruhsal çalışma veya meditasyon yapmayı bilmiyorsanız, kalbinizden ‘Bu konunun şifalanmasına niyet ediyorum ve bu yolda gelen her şeyi sevgiyle kabul ediyorum.’  diyebilirsiniz. Özgür iradenizin üstünde hiçbir güç yoktur. Bu yüzden, sadece niyet etmeniz ile şifalanacak bir konu ise zaten olacaktır ama yardıma ihtiyacınız varsa da o kişi sizin karşınıza çıkacaktır. Yeter ki önyargılı olmayın ve evrenin yardımını kabul edin.

Bu kalıpları söylemekten vazgeçerseniz ve her şeyden önemlisi bu kalıpları hayatınızın gerçeği olarak kabul etmezseniz, işte o zaman DNA’nız da değişir, dünyanız da değişir ve bardağın boş değil, dolu tarafından bakmaya başlarsınız.

Bir de bazı kalıplar var ki bu kadar olumsuz gözükmeyebilir. Mesela, kendinize herhangi bir ruhsal çalışma yapıyorsanız ‘ Ancak içimden geldiği zaman yaparım.’ gibi kalıplarınız da çıkabilir. Masumca gözüken ve beynin harika bu oyununa kanmayın. Egonuz devreye girip ‘Benim herhangi bir çalışma yapmaya ihtiyacım yok ki kendimi iyi ve dengede hissediyorum.’ diyebilir ve kendince harika sebeplerle sizi yapmanız gerekenden alıverip, olmanız gereken varlığa dönüşmenizi engelleyebilir. Hayallerinizin ötesinde potansiyellerinize ulaşmanıza duvar koyabilir. Bunu aşmanın ilk yolu, bu durumu fark etmektir. Daha sonra küçük bir adım bile olsa bu adımı atmanızdır ve bebek adımları ile başlayıp, zamanla disiplinli bir hale gelebilirsiniz. Kendinizi dengede hissetseniz bile on dakika meditasyon yapmanız ya da buna niyet etmeniz önemlidir. Herhangi bir şifa çalışması yapmasanız bile belki de önünüzdeki yollar hakkında bilgi alabilirsiniz. Ya da hangi yolun sizin için hayırlı olup olmadığını görebilirsiniz. Hiç tahmin etmediğiniz bir kapı açılabilir size. Bunu denemeden de asla bilemezsiniz.

Unutmayın, hisler kalıcı değildir. Hislerinizin kurbanı olmayın. O hisler belki de sizin kalıplarınızdan geliyordur. Kalıplarınız da inandıklarınızdan geliyor. Bu yüzden inandıklarınızı sorgulayın ve inandıklarınız sevgiyi temsil ediyorsa, işte o zaman görün kendinizi, nasıl parladığınızı, nasıl özgürleştiğinizi. Görün size aktarılmaya çalışılan kalıpların anlamsızlığını ve kendi hayatınızın nasıl dönüştüğünü.

 

Sevgiyle, ışıkla….

DAMLA US

 

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresini yayımlanmayacak. Zorunlu alanları * ile işaretlenmiştir

formu temizleYorumu gönder