YazarEvi için yazığım öyküm ‘Şafak’.

 

ŞAFAK

‘Hayal meyal hatırlıyorum. Ayrılma vaktimiz geldiğinde beni nasıl bırakmadığını, sımsıkı sarıp sarmaladığını, kollarını nasıl kenetleyip beni kafese aldığını. Zamanın durmasını istediğim nadir zamanlardan biriydi. Sonra arkama bile bakmadan senden nasıl kaçarak ayrıldığım o korkunç ân. Cehenneme düştüğümü hissettiğim, çırpınışlarımın kaçınılmaz olduğu o sersem ân.

Yalan söyledim. Hayal meyal değil, her şeyi hatırlıyorum. Her şeyi tüm iliklerime kadar hatırlıyorum. Zamanın döngüsünden muaftı yaşadıklarımız. Değişmeyen geleceğe küçük bir buse, bilinmezliğe bırakılan bir hediyeydi umudumuz.’

‘Peki, ya aşksız geçmek bilmeyen onca ayarsız zamana ne demeli? Ya özlemim, umutsuz bir bekleyişten farklı olmadığı mahzun günlerime? Hayallerimde hala kavuşuyoruz. Ne o sarı saçların ne de pürüzsüz beyaz tenin büyülüyor gözlerimi. Görmüyorum, dokunmuyorum o pamuk ellerine ama sarılıyorum sımsıkı bedenine. Sonra birden gözlerimi açıyorum, yok oluyorsun hayalimde. Düşüyorum cennetten. Araf hali bu, alışkınım. Bir sonraki hayale kadar kendimi de seni de boşluğun içinde bırakıyorum. Bir gün geçiyor, bir gün daha ve geçen onca ayarsız zamanın ardından şimdi burada gene seninleyim.’

‘Düşlerimin eseri olmuş zihnim. Her yerde seni görüyorum. Seni duyuyorum. Sanki şimdi benimlesin. Sanki şimdi seslenişin titretiyor bedenimi. Bir el sarıyor belimi, kapıyorum gözlerimi. Siyah kısa saçlarının içinde ellerim süzülüyor. Güçlü kollarının içinde kayboluyorum. Sığınmıyorum sana. İçinde kalbimi eritiyorum. Seninle burada bir oluyorum.’

‘Peki, ya sonra gitmeyecek misin gene? Bırakmayacak mısın beni sensiz o uçsuz bucaksız çölde? Vazgeçmenin erdem sayılabileceği o berbat duygu kavuruyor şimdi içimi. Geliyor hırçın haykırışlarım, geliyor ayrılığın dayanılmaz ince sızısı.’

‘Hayır, söyle sevgilim onlara. Dokunmasınlar bizim beyaz hikayemize, beyaz hayallerimize, hesapsız kalbimize… Söyle ki utansın gelmeye ayrılık. Söyle ki yankılansın şaşkın umudumuz. Bırakalım hayata hediyemizi, küçük pembe hikayemizi…’

Adam gözlerini açtı. İki damla yaş akarken yanakları yandı. Kadının son çağrısı adamın kalbindeki acıyı daha da derinleştirdi. Şimdi en iyi bildiği duyguyu yaşıyordu. Her zamanki boşluğunda adam, tek başınaydı.

 

Aşkla…

Damla Us

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresini yayımlanmayacak. Zorunlu alanları * ile işaretlenmiştir

formu temizleYorumu gönder