Yolculuk

 

Bir yolculuğa çıkıyorum. Belirsiz bir yol, kendime bir yolculuk bu. Geçmişteki veçhelerim belirmeye başladı, rüyalarımda çıkmaya başladı. Zaman lineer mi? Hayır, kesinlikle değil. Şimdi yaşadığım hayat, an bir kenarda dursun, geçmişte yaşadıklarım bitti mi? Zamanın yuvarlak olduğunu düşünürsek, geçmiş, gelecek ve şimdinin bu yuvarlakta olduğunu görmek, benimsemek, geçmişte yaşadıklarının hala daha o kendi veçhelerimizin o anda onları yaşadığını görmek nasıl bir duygu? Ya geçmişten getirdiğimiz o duygular şimdiki veçhemize neler yapıyor? Peki şimdi ne yapacağız? Şimdinin gücü, anı yaşa gibi laflar, zihnimizden öteye gidemezken, ya yapacağımız şimdiki hareketler, geçmişimizi de değiştirirse? Geçmişimizi bırakırken ve bunları şifalandırırken, geçmişte yaşadığımız anılar değişmeye başlarsa, unutmaya başlarsak? Sanki hiç yaşanmamış gibi yeni bir gerçeklik bizi bekliyorsa? Değişim istiyoruz ama değişimin kendisi olmaktan niye bu kadar korkuyoruz?

 

Yeni bir yoldayım. Belki de daha önce hiç yaşamadığım. Bu sefer plan yok, teslimiyette olmayı öğreniyorum. Yaşadığım hayatın benim olmadığını görüyorum. Ben’im dediğim ne varsa bırakmaya niyet etmiştim. Ve işte oluyor, çıkıyor bir bir yüzeye… Eşyalar, insanlar, kimliklerim, benliklerim, veçhelerim.. Hangisi benim? Hangisi bana ait? Derine indikçe hepsinin sadece bana yük olduğunu görüyorum. Sanki özümün yüzeye çıkmaması için üstünde zincirler, örtüler, duvarlar var. Zihnimle yarattığım bu hapishanenin çıkışı gene kendi zihnim. Özümün zihni Tanrı’nın zihni ise, bu kimliklerin zihni kimin peki? Sahiden gerçek Ben’e ait mi hepsi? Ya korkulara ne demeli? Kaybetme korkusuyla, yapıştığımız, bir türlü bırakmak istemediğimiz kardeşlerimize neler yapıyoruz? En büyük zararı hem kendimize hem de onlara vermiyor muyuz? Kendimizi özgürleştirmeden, onları kendimizden özgürleştiremeyiz ki…

 

Aralık ayında çıkacağım bu yolculuğun arınma süreci şimdiden başladı besbelli… Hem fiziksel bedeni arındırırken hem de ruhsal bedenimde arınması gerekenler bir bir çıkmaya başladı. Düşüncelerim değişmeye başladı, bilinçaltımdakiler su yüzeyinde. Omzumdaki yükler neler, sağlıksız kordon bağlarım nerelerde görmeye başladım. Hayatımın hangi alanlarında ya da hangi durumlarında kendimi kısıtladım, kendime ceza verdim, görmeye başladım… Biliyorum, bu bir süreç hepsi gibi, her şey gibi… Bazen zorlanıyorum elbet, isyan bile ediyorum ama özgürlüğün kapısında durup ta içeri girmemek, kafesteki bir kuşun açık kapısında durup uçmaması gibidir. Kuşlar uçmak için yaratılmıştır, tıpkı bizim gibi… Korkularının, yaşadıklarının, geçmişinin bir illüzyon olduğunu unutma. Ben uçmak istiyorum, cesaretle kendimle yüzleşmek istiyorum. Ruhuna sesleniyorum! Bir yolculuğa çıkıyorum ve seni de davet ediyorum…

 

 

Sevgiyle, ışıkla…

DAMLA US

 

 

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresini yayımlanmayacak. Zorunlu alanları * ile işaretlenmiştir

formu temizleYorumu gönder