Çağrı
Seviyoruz uyumayı. Seviyoruz uyutmayı. Seviyoruz çünkü uyurken acı yok. Seviyoruz çünkü uyurken yüzleşmemize gerek yok. Seviyoruz çünkü değişmemize gerek yok. Seviyoruz çünkü sorumluluk almaya gerek yok. Seviyoruz insanları suçlamayı, seviyoruz kurban psikolojisine girmeyi. Çünkü bildiğimiz hep buydu. Çünkü bize öğretilen hep buydu! Uyanmaya başlayan her ruh acı çekiyor. Cehennemi uzakta aramaya gerek yok uyananlarının. Onlar önce yaşadığı dünyada cehennemi yaşıyor… Sorguluyor her şeyi, gerekirse annesini de babasını da. Geçmişe özlem duyan herkese sesleniyorum. Dinleyin beni!
Özlediğiniz şey aslında uyuyakalmış haliniz. Yaptıklarınızın sorgulanmadığı zaman ve böylece yanlış yapmadığınızı düşündüğüz zaman değişmenize de gerek olmamıştı. Değişim rüzgarları çoktan başladı. Yarattığınız hayatınız tamamen size ait. İster şikayet edin ister etmeyin ama gerçekle yüzleşin. Çocuklarınız değişiyor, arkadaşlarınız, akrabalarınız, anneniz, babanız, patronunuz değişiyor. Siz değişmediğine inansanız da değişiyorlar ve siz değişiyorsunuz. Bırakın artık geçmişi. Telafisi yok artık ama geleceğin var…
Uyanmak kolay değil elbet. İçindeki tüm kalıpların kalbinin alevinde yanmasına izin vermen gerek. Belki bu sırada çok sevdiklerini kaybedeceksin, belki de kendini de kaybedeceksin. Kendini kaybetmeden özünü bulamazsın. Unutma bu dünyadaki kimliklerin sadece buraya ait, senin ruhuna ait değil… Vicdan senin iyi bir insan olmanı sağlayan bir rehberdir. Dikkat et vicdana karanlık diyenlere! Vicdan senin kalbinin tezahürünün başka bir versiyonudur ve sevginin yoludur. Her nasıl bir insan olursan ol, her gece yattığında kalbin huzur içerisindeyse cehennemde cenneti yaşıyorsundur.
Neden cehennem diyorum buraya biliyor musunuz? Bu dünyada milyonlarca canlı, insanoğlu yüzünden acı çekiyor! Çok uzağa gitmeye gerek yok bunu görmek için. Dünyanın öbür ucunda aç kalanlara, savaşlar yüzünden yerinden yurdundan olan insanlara kadar gitmenize bile gerek yok. Bir gün boyunca gözlerinizi iyice açıp etrafı gözlemleyin. Her sabah robotik şekilde işe giden insan sürüsünde ruha, sevince, ışığa dair bir iz var mı bakın. Çevrenizde ağaç kaldı mı bakın. Yaşadığınız ya da bulunduğunuz yerde kuşları duyabiliyor musunuz mesela? Kedilere ve köpeklere bakın!! 1 saat içerisinde Kadıköy’de 2 tane tasmalı köpeğin sahibini aradığına şahit oldum. Onların heyecanını, endişesini kalbimde hissettim. Deli gibi sahiplerini arıyorlardı. Yandı, kavruldu içim. Bu benim şahit olduğum sadece bir örnekti. Dünyada milyonlarda kedi, köpek, acı çekiyor. İnsanoğlunun egosuna kurban olmamayı bekleyen melek varlıklar, bizim gerçekten de insan olmamızı bekliyor. Bizim evrimleşmemizi bekliyorlar… Bu sırf kedi, köpek için değil. Yunuslar, balinalar, aslanlar, atlar, kaplanlar.. Bütün hayvanlar… Çocuklarınızı hayvanat bahçesine, sirklere götürmeyin. Çocuklarınıza öğretin hayvanlarla bir olduğumuzu. Onlar Allah’ın dilsiz halleri.. Koruyun, kollayın bu canları. Onlar sizin canlarınız aslında…
Bu dünyada acı çeken sadece bir varlık bile kalsa dünya tam olarak cenneti yaşamış olmaz. Uyanın sevgili dostlar, uyanın da acımız bitsin artık. Birleşelim artık sevgiyle birbirimize. Uyanın… Bu benim size, bu ruhun size çağrısıdır. Uyanın…
Aşkla..
Damla Us