Koşulsuz Sevgi
Derler ki normal doğum yapan bir annenin bebeğini ilk kucağına aldığı an, kalbi koşulsuz sevgiye açılır. Bu yüzden mutluluk gözyaşları akar, sonsuz sevgi seli ile birbirlerine bağlanırlar. Belki de hiçbir annenin o anı unutmaması bundandır.
Bu dünyada hepimizin ortak bir yaşam dersi var. O da koşulsuz sevgiyi öğrenmek… Eşlerimizi, arkadaşlarımızı hatta ailemizi bile koşullu seviyoruz. Hoşlanmadığımız bir davranışla karşılaştığımızda hemen ön yargılarımızla onların notunu veriyoruz ya da gönül koyuyoruz. Ayrılıklar, küslükler, ah etmeler hatta bazen beddualara kadar varıyor iş. Ama unuttuğumuz ve hep hatırlamamız gereken bir şey var. İnsan ne yapıyorsa sadece kendine yapıyor. Başkası hakkında düşündüğümüz her şey aslında kendimiz hakkında düşündüklerimizdir. Bu yüzden başkasına gönderdiğimiz negatif ya da pozitif enerji aslında kendimize gönderdiğimizdir ve eğer kendimizi sevmeye başlarsak, başkalarının kusurlarını görmek yerine güzelliklerini görmeye başlarız.
Koşulsuz sevgiyi bize en iyi öğreten varlıklar köpekler. Nasıl her canlının bir amacı varsa köpeklerin de amacı insanlara koşulsuz sevgiyi öğretmek. Onlar sizi sevmekten asla vazgeçmez. Siz ne yaparsanız yapın, kızsanız da sizi sever, sevseniz de. Hiçbir beklentisi yoktur, geçmiş takıntısı da. Hele kin hiç tutamaz. Bu kadar saf varlıklar insanlığa verilen bir mucize, bir hediye. Değerini bilene ne mükafat ama! Onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Mesela, hayvanların gözlerindeki perdeler, insanların gözlerindeki perdelerden daha incedir. Böylece, sizin göremediğiniz veya hissedemediğiniz enerjileri görebilir, hissedebilirler ve sizin ruhunuz bile duymadan önlemi neyse onu alırlar. Sevgi elçileri bir nevi. Bunu tecrübe etmeniz için illa köpek sahibi olmanız gerekmez. Sokak köpekleri bizi bekliyor sevgilerini verebilmek için. Peki ya siz hazır mısınız koşulsuz sevgiyi almaya, öğrenmeye, kendinizi sevmeye?
ve gelir bir mesaj;
Arınmak için önce titreşiminizi düşüren insanları hayatınızdan çıkarırsanız. İnsanları değiştirmekten vazgeçip, önce kendinizi değiştirmeye başlarken, biraz yalnızlaşmak size iyi gelir. Sadece size uyan düşünceye sahip insanların yanınızda olmasını isterseniz. Bu geçici dönemde kendini bulma, tanıma yoludur. Tütsüler, tuzlu su ile banyolar, mumlar hepsi arınmanız için birer araçtır. Bütün yolları kullanarak öz benliğinize gitmeye başlarken, eski kalıplar yerini sevgi açılımlarına bırakır. Kalbiniz genişledikçe bilinciniz de genişler ve o arkada bıraktığınız insanlara zeytin dalı uzatırsınız. Bu illa fiziksel dünyada olmak zorunda değildir. (Enerji alanında o kişileri affettiğiniz zaman veya onlara sevgi gönderdiğiniz zaman zeytin dalını uzatmış olursunuz.) O dalı kabul edip etmemek onlara kalmıştır. Ama siz kendi yarattığınız duvarları bir bir yıkmak zorunda kalırsanız ki yüksek benliğinizi, fiziksel bedeninize getirebilesiniz. Çünkü artık hazırsınız ve kendi gücünüzü, ruhunuzu biliyorsunuz. Karşı tarafın hangi titreşimde olup olmadığına bakmaksızın öz saf varlığınızı getirin buraya. Tam bu noktada koşulsuz sevgiyi öğrenme yolundasınız.
Sevgiyle, ışıkla….
DAMLA US