Bugün 28 Kasım.
Bugün tam bir yıl oldu. Vefatının ardından hissettiğim yoğun duygular sonucu bestelediğim ‘Zihin (Mind)’ parçasını dinleyerek seni anıyorum sevgili oğlum. Biliyorum hiç kimsenin yeri bir başkasıyla dolmaz, dolamaz. Senin yerin de kalbimin hep en güzel yerinde olacak.
Bugün senin için bir mum yaktım. Niyet ettim, her yıl Kasım’ın 28’in de seninle kavuşmak için bir mum yakacağım. Bu mum ne kadar çok şeyi sembolize ediyor dimi? Dilekleri mi, yanan kalpleri mi, yanan benlikleri mi yoksa birliği mi ya da karanlığın güneşini mi dersin? Belki de hepsi…
Bazen öyle anlar oluyor ki içimi sızlatıyor. Olsun, gene de diyorum ki benimlesin! Hayatımın yarısı seninle beraber geçmişken sensiz bir hayatın nasıl olabileceği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve boşluğun hayatımda kara delik etkisi yarattı. Gitmesi gereken, hayatımdan ayıklanması gereken insanlar, eşyalar senin yarattığın boşlukta eridiler, yok oldular. Ne arınma ama!
Bazen de boşluğun alıp beni götürüyor hiçliğe. Özlemek, ne kadar yetersiz bir kelime. Bazı duyguları anlatmaksa imkansıza yakın. En iyisi susayım de şiirlerim, bestelerim anlatsın…
Biliyor musun, bazen geceleri uyurken koynumda sen varmışsın gibi hayal kurarak uyuyorum. İşte o zaman kalbim sıcacık, içim huzur dolu oluyor. Benimle olduğunu hissedebiliyorum. Bir keresinde rüyamda senin Las Vegas’da köpek olarak reenkarne olduğunu görmüştüm. Zengin bir ailenin göz bebeğiydin ve keyfin yerindeydi. Yaramazlığın oyunun bir parçasıydı her zamanki gibi… Şimdi neredesin, artık orada mısın, başka boyutta mısın, hangi evrendesin bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var. Nerede olursan ol, mevzu sen olunca, kalbim hep koşulsuz sevgiyle akıyor, kalbim seninle oluyor. Tıpkı bana öğrettiğin gibi…
Teşekkürler oğlum Cookie.
Aşkla..
Damla Us