Mum Olmak
Hayata dair birçok sorularımız var. Niye geldik? Biz kimiz? Nereden geldik? Amacımız nedir?
Bazen bu soruların cevapları bir ömür sürer, bazen de bir an yeterlidir. Cevaplar, kolektif olarak aynı olmasa da her birimizin amacı farklı olsa da veya geldiğimiz yerler farklı olsa da hepimizin içinde ortak bir payda var. O da kendi ışığımızı bulmak ve bunu tezahür etmek. Bilemeyiz kimsenin ne zaman hazır olduğunu ya da doğru zamanlarını… Ama kendi ışığımız parladıkça, kardeşlerimizin de dikkatini çekeriz ve onlar da kendi nasiplerini, kendi zaman dilimlerinde mutlaka alırlar.
Bana gelince, cevabını aldığım ve bir o kadar da henüz cevabını alamadığım bir sürü sorum var. Cevaplanmış her sorum, beni başka bir soruya doğru itiyor. Bunun sonu var mı bilinmez… Ama kendime sorduğum her soru, beni öz benliğime doğru götürüyor. Bu bir yol, bu bir oyun, bu bir gizem, bu bir aşk hikayesi ve biliyorum ki aşıklar bir gün mutlaka kavuşur… Bütün bu sorular ve bilinmezliklerin içerisinde, bir şeyi çok net gördüm. Ben değiştikçe, çevremdeki insanlar da değişiyor. Ben ışığımı yaktıkça, onlar da kendi ışıklarına yöneliyorlar.
‘Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.’ Mevlâna.
Belki de Mevlana’nın dediği gibi olmuştur kim bilir… Bu boyutta sistemin nasıl çalıştığını tam olarak kavrayamasak da zaman bize aslında her şeyin mükemmel bir düzen ve bütünlük içerisinde çalıştığını gösteriyor. Bu ilahi düzeni seyrederken hayretler içerisinde kalmamak elde değil. Bunları deneyimlemek, hayata karşı güveni ve teslimiyeti daha çok hissettiriyor. E peki geriye ne kalıyor? Sadece kendimiz olmak, sadece ışık olmak, sadece sevdiğimiz, mutlu olduğumuz şeyleri hayata geçirmek. Bu uğurda ışığımızdan korkmamak, kalp bilgeliğimizi dinleyerek tercihlerimizi yapmak ve bunları yaparken başka bir mumu tutuşturmaktan korkmamak…
Sevgiyle, ışıkla…
DAMLA US