Duyulan Yeni Bir Şiir; ‘Bilemedim.’
Koskoca bir kitabı bilgisayarımdaki notlara yazmış biri olarak bunun uğurlu olduğuna inancım komik gelse de herkesin yazma yerinin ve kendini rahat hissettiği yerin farklı olduğuna inanırım.
Dünya insanı sana sesleniyorum!
Bilindik bir ses benimkisi, senin de çok iyi bildiğin.
Kalbinin derinliklerinde gerçeği bildiğin ve artık göz ardı edemediğin gerçeklik...
Geliyor...
Hazır mısın?
Bir hayalle başladı her şey. Dünya, gezegenler, evren, insan, varlık, hücre, sen, ben ve şimdi gene bir hayalle başladı gelecek dediğimiz. Düşün ülkelerinin sınırlarının olmadığını, hastalığın, ölümün, doğumun olmadığını, dillere ihtiyaç duymadığımızı, zihnimizden konuşabildiğimizi, istediğimiz hayatı sevgiyle, neşeyle, dansla, oyunla yaşayabildiğimizi. Her birimizin irademiz doğrultusunda hareket edebildiğimizi, doğayı, hayvanları koruyarak, onlar üzerinde egemenlik kurmadığımızı...
Dünya insanı sana sesleniyorum!
Sevgiyle bir bütün olmayı, dünya insanlarının çember oluşunu, hissettin mi ruhundaki özlemini?
Evet ise, hadi gir artık sen de çembere. Seni bekliyor herkes sevgiyle. Gelmek istemezsen gene de başka bir zaman diliminde görüşmek üzere. Seni sevdiğimi bil gene de...
Bir terk edişle başlayan yolculukta insanın kendisine kavuşmasının romanı…
İnsanlığın, zihnin sınırlarını delip geçen hakikatlerin, yüz binlerce yıllık birikiminin mirasını almaya hazır bir ruhun ‘okyanusta bir damla, damlada bir okyanus’ haline gelmesinin eşsiz anlatımı…
Zihnimi susturup seslendim bebeğime, kitabıma. Zaten yazdığım şiirleri de zihnimi susturup yazmamış mıydım… Tabi ki ismini de o söyleyecekti! Ve söyledi; ‘ İzdüşüm! Bu kitap, ışığın, özün, Tanrı’nın bu dünyadaki izdüşümü. İzdüşüm, İzdüşüm, İzdüşüm.’
Koskoca bir kitabı bilgisayarımdaki notlara yazmış biri olarak bunun uğurlu olduğuna inancım komik gelse de herkesin yazma yerinin ve kendini rahat hissettiği yerin farklı olduğuna inanırım.
Uzun bir aradan sonra merhaba blog sayfam! Nerede kalmıştık diyeceğim ama hatırlamakta zorluk çekiyorum. Ben en iyisi geçen iki sene içerisinde radikal değişimlerin hayatıma nasıl bomba gibi düştüğünden bahsedeyim.
‘‘Şimdi yavaşça geriye doğru sayıyorum. Üçten bire doğru saydığımda uyanmış olacaksın.
Üç… İki… Bir…
Hayal meyal hatırlıyorum. Ayrılma vaktimiz geldiğinde beni nasıl bırakmadığını, sımsıkı sarıp sarmaladığını, kollarını nasıl kenetleyip beni kafese aldığını. Zamanın durmasını istediğim nadir zamanlardan biriydi. Sonra arkama bile bakmadan senden nasıl kaçarak ayrıldığım o korkunç ân. Cehenneme düştüğümü hissettiğim, çırpınışlarımın kaçınılmaz olduğu o sersem ân.